3 Şubat 2011 Perşembe

Defne Joy Foster..Çikolata kız..Öldü mü?

O çikolata kız hakkında bir yazıyı fazlasıyla hakediyor!
Bir yazıdan fazlasını da hakediyor.
Tanıma imkanım olmadı,karşı komşumu kuzeniydi ama ben tanıyamadım.
Televizyon izlemesemde fazla,onu izlerdim.O her zaman güleryüzlüydü.Her gördüğüm sahnede..Sadece benim değil,herkesin her gördüğü her sahnede..
Sabah kalktığımda öğrendim ve gerçekten çok üzüldüm..Astım krizi dediler,uyuşturucu dediler,kalp krizi dediler..Dediler de dediler..Zaten hep derler.Uyuşturucu olduğuna inanmıyorum.O,buna yakışmıyor.Uyuşturucu ona yakışmıyor..
Inanmamamın bir sebebi de oğlu Can.Bir anne oğlunu bu şekilde bırakıp gitmek istemez hiçbir zaman. 19 aylık daha,yeni yürüyor,yeni yaşıyor..En çok üzüldüğümde o aslında.Annesini tanıyamayacak olması..








Diyemiyorum daha fazla bir şey huzur içinde yat Çikolata Kız...!
















Edit:Az önce Yunus Günçe'nin blog'unda yazdığı yazıyı okudum ve paylaşmak istedim.
http://kafamdaboceklervar.blogspot.com/2011/02/defne-joy.html?spref=tw


Defne "JOY"

Çok insanla tanıştım. Çoğunu unuttum çoktan. Onlar da beni unutmuştur eminim. Kızmam hiçbirine. Alınmam. Üstüme almam.
Hayat çok hızlı bir tren gibi.
Senin camından baktığın çok hızlı bir tren.
Ne çok şey görürsün o camdan. Ne azını hatırlarsın.
Seninle tanıştığım günü hatırlıyorum ben mesela.
Bilindik, alıştığımız "Tanışmalar"a benzemediğini hatırlıyorum. Bir "Buluşma" gibiydi daha çok. Bir "Kavuşma".
Beni, benim seni sevdiğim kadar sevdiğini gördüğümde çok rahatlamıştım. Çok korkmuştum beni sevmiyorsundur diye.
Dokunurdu öyle olsaydı.
Senin beni seviyor olman lazımdı.
İnsan yaşarken hep bir "Aferin" arar ya, toplar ya bulduklarını. Senin beni sevmen benim "Aferin"imdi.
Neden sevdiğini bimiyorsan gerçektir o.
Başka çaren yoksa eğer, sevmekten başka çaren yoksa gerçektir.
Ben bilmiyordum neden seni sevdiğimi.
"Başka" türlü bir kızdın sen. "I am a virgin, but this is a very old t-shirt" yazan bir tişörtün vardı.
Çok iyi yemek yapardın. Zetinyağlı fasulyeni hatırlıyorum.
Beslemeyi severdin. Misafiri severdin.
Sıkılınca "Sıkıldım.Git biraz." derdin.
Ben de giderdim.
Bazen sen söylemeden anlardım, giderdim.
Ayakkabılarımı giyerken ben, sen bana bakar, gülümserdin.
Parmak uçlarında kalkıp öperdin beni.Uzunum ya ben senden.
Yanağımdan öperdin.
Sırtımı sıvazlardın sonra. Sen dokunduğun zaman, içime dokunurdun.
Özleyince "Özledim.Gel artık" derdin.
Ben de gelirdim.
Bazen sen aramadan anlardım, gelirdim.
Ayakkabılarımı çıkartırken ben, sen bana bakar, gülümserdin.
"Hoş geldin" derdin. Derken, konuşmazdın.
"Hoş geldin" bakardın.

Çok yan yana uyuduk. Hiç sevişmedik. Kimseyi de inandıramadık.
Zaten bir müddet sonra inandırmaya da uğraşmadık.
Yan yana uyumaya devam ettik.

Kızardın bana.
"Oğlum sen salaksın.Sen salak mısın? Niye böylesin?" diye azarlardın.
"Peki sen niye böylesin?" dediğimde, susardın.
Ben çok özlerim seni Defne! Çok !
Uyandığımda öldüğünü duyacağımı bilseydim, uyanmazdım.
Bir daha yatsam, uyusam?
Sen dönene kadar uyanmasam?

Ağlamadım ilk duyduğumda, Defne.
Valla...Hiç ağlamadım.
Ama bak...
Şimdi ağlıyorum!
Çok ağlıyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder